Okul öncesi eğitimin oldukça arttığı günümüzde, eğitimin değişik dallarla desteklenmesi önem kazanmıştır. Hızla değişen ve gelişen dünyada bilginin ezberlenmesinin yerine öğrenmenin uygulamalarla gerçekleştirilmesi kabul görmektedir. Günümüz şartlarında bilim ve bilgiye, dolayısıyla eğitime duyulan gereksinim hızla artmaktadır. Sanat yoluyla çocuğu eğitme konusu, en ehemmiyetli eğitim yollarından biridir. 21. asırda ortaya çıkan eğitim anlayışındaki yeniliklerin, çocuk gelişimi ve eğitiminde kullanılan anlayış ve yollar konusundaki en önemli yansıması, sanat alanında görülmektedir.
Sanat eğitiminin en yaygın alanlarından biri olan müzik eğitimi, bu yeni anlayışın en natürel yansımasıdır. Tarih süresince pek çok filozof, eğitimci ve devlet adamı müziğin eğitimsel işlevine inanmış müziğin gelişmesine yardım ve hizmette bulunmuşlardır.
Eski Yunanda müzik; eğitimin dayandığı temellerden biri, zevk ve ruh terbiyesine yarayan bir araç olarak kabul edilmiş, müzik sanatı genel kültürün ana unsuru olarak devlet tarafından yardım görmüştür. Antik Yunanlılar müziğe bir terbiye, hatta ahlak eğitimi aracı gözü ile bakmışlardır. Yunan filozofları, müzik kelimesine bu sanatın hudutlarını aşan bir mana vermişlerdir.
Eflatun, müziği, eğitimin en ihtiyaç duyulan unsuru olarak görmüş vücuttan önce ruhun gelişmesini üstün tutmuş, eğitimde güzel sanatların kuvvetine inanmış ve ruhun güzelliklerle yükseleceğini belirtmiştir. Eflatun, müziği bir eğlence aracı değil, güzellik ve iyilik için eğitim aracı olarak kabul etmiştir.
Müziğin eğitimsel işlevleri müziğin ferdi, toplumsal, kültürel ve ekonomik işlevlerinin düzenli, sıhhatli, tutarlı, tesirli, randımanlı ve faydalı bir biçimde gerçekleşmesini ve gelişimini sağlayıcı tüm müziksel öğrenme-öğretme etkinliklerini, bu etkinliklere ait tasarılama, tertip etme ve örgütlenmeleri ve bütün bunlara ait yapı ve işleyişleri kapsar. Müzik özü bakımından eğitsel bir nitelik taşır. Herkes müzikle ilişkisinin biçimine, istikametine, kapsamına ve derecesine göre ondan bir şey alır, bir şey edinir, bir şey kazanır. Müziğin insan hayatındaki hemen hemen tüm işlevleri ancak eğitim (müzik eğitimi) sayesinde oluşur, değişir, gelişir ve yetkinleşir. Bu bakımdan müzikle ilişkili herkes, müziğin eğitimsel boyutuyla da az-çok ilişkilidir demektir
Okul öncesi dönemde verilen müzik eğitimi, çocuklara bir takım kavramların ve değerlerin kazandırılmasında oldukça etken bir yoldur. Bunları sırasıyla dile getirmek olasıdır.
1.Ruhsal Bakımdan: Okul öncesi müzik eğitimi, çocuğun psikolojik gelişiminde pozitif rol oynar. Müzik eğitimi yoluyla çocuklara, iyiyi, doğruyu ve güzeli kavratarak toplumsallaşması yolunda küçümsenmeyecek mesafeler alınabilir. Müzik eğitimi yoluyla tinsel bakımdan doyum sağlayan çocuk, hem sıhhatli bir ruhsal gelişim hem de tutarlı bir kişilik yapısı kazanma talihine kavuşmaktadır.
2.Kültürel Bakımdan: Müzik bir anlatım yoludur, anlatım ise dil ile gerçekleştirilir. Müziksel anlatım, ancak müzik diliyle ifade edilebilir. Müziğin, insanın ortak dili olması özelliğinden dolayı çocuğun kendi ülkesi ve başka ülkelerde yaşayan insan topluluklarını ve onların kültürlerini anlayarak global kültürün temelleri oluşturulur.
3.Sosyal Bakımdan: Okul öncesi dönemde müzik eğitimi, çocuğa diğer çocuklarla beraberce mutlu hayata alışkanlığını kazanmada yardımcı olur. Her çocuk çeşitli müzik etkinliklerinde bulunduğunda, gerek bizzat ve gerek sorumlu bir üye olarak yaptığı grup çalışmalarında, bu amaca doğru yönelecektir. Bunun neticesi olarak da çocuk sosyalleşecektir.
Çocukların toplumsal etkinliklere katılma deneyleri oldukça azdır. Müzikal etkinlikler, çocuğa toplumsal ve sosyal bir ortama sokarak ferdi, grup ve toplu iş yapmalarını sağlayacağından, toplumsal etkinliklere katılma deneyleri artacaktır.
4. Zeka Gelişimi ve Anlayışı İtibariyle: Okul öncesinde yapılacak müzik eğitimi, çocuğa hayatı idrak etme, açıklama, yaratıcılık ve düşünme sistemini geliştirme ve eğitme konularında tesirli olacaktır. Okul öncesinde verilecek zengin bir müzik eğitimi, çocukların müzik anlayışlarının ve kabiliyetlerin gelişmesine yardım edeceği gibi, karşılaşacakları problemlerin ve olayların nedenini anlamada kolaylık sağlayacağı kabul edilebilir bir faraziyedir. Müzik, sanat eğitiminin temel ögelerinden biri olup, zihinsel süreçlerin de bir ifadesidir.
Çocuklar, iç dünyalarında yaşadıklarını ara ara sözcüklerle anlatmada güçlük çektiklerinde müziği araç olarak kullanırlar. Müzik dinleyen çocuk, suskun olmayı, dikkatini yoğunlaştırmayı ve müzik dinleyenlere suskun kalarak itibar etmeyi, sesleri tanımayı ve ayırt etmeyi öğrenmektedir. Değişik vakitlerde dinlediği müzikleri anımsaması, dinlediği müzikte konu anlatıldığında konu ile müzik arasında neden-netice ilişkileri kurması, böylelikle bilişsel süreçlerin desteklenmesi sağlanmaktadır.
Müzik etkinlikleri çocuğun psikomotor gelişimini de etkilemektedir. Mesela, müzik aletleri kullanan bir çocuğun büyük ve küçük adale gelişimleri desteklenir. Enstrümanlar çocukların psikomotor gelişimlerinde ehemmiyetli olan koordinasyon, güç ve reaksiyon hızı gibi kavramların gelişimine yardımcı olmaktadır. Çocuğun müziğe, vücut hareketleriyle reaksiyon vermesi, müziğe uygun dans figürleri oluşturmaya çalışması, müziğe sesiyle eşlik ederek, sesini tanıması bilişsel ve psikomotor gelişimine katkı sağlamaktadır.
Yapılan bir takım araştırmalarda, müzik eğitimi ile yaratıcı zeka ve entelektüel görüşün gelişimi arasında paralellikler olduğu, olgunlaşmamış bir beynin müzik aktiviteleri ile zenginleştirildiğinde zeka kapasitesinin geliştiği bilimsel olarak ispat etmiştir.
Diğer bir çalışmada, 10 senelik bir periyotta, 25.000 öğrenci üzerinde, standart testlerin uygulaması ile yapılan ölçümlerde, sosyoekonomik orijini ne olursa olsun, müzikle uğraşan öğrencilerin, müzikle uğraşmayan öğrencilere göre daha başarılı oldukları ortaya çıkmıştır.
Bu görüşler doğrultusunda çocuğun bilhassa okul öncesi dönemde kabiliyetlerinin ortaya çıkarılması, öğretmenin Öğrenciyi çok iyi tanıması ve müzik-resim gibi sanat alanlarında kendini yetiştirmiş olması gerekmektedir.